Dünya üzerindeki toplam su miktarının 1,4 milyar km3 olduğu belirtilmektedir. Bu suların %97,5’i okyanuslarda ve denizlerde tuzlu su halinde, %2,5’i ise nehir ve göllerde tatlı su olarak bulunmaktadır. Mevcut tatlı su kaynaklarının ise %90’ı kutuplarda ve yeraltında bulunmaktadır. Bu değerler, insanoğlunun kolaylıkla yararlanabileceği elverişli tatlı su miktarının ne kadar az olduğunu göstermektedir. Gelişmekte olan ve hızla büyüyen ekonomiler nedeniyle artan talep, hızla büyüyen nüfus ve tüketim artışı, iklim değişikliği senaryolarının oluşturduğu tehditler, beşeri faaliyetler neticesinde su kaynakları üzerinde oluşan baskılar vb. nedenlerle su kaynaklarının gelecekte ihtiyaçları karşılamayacağı öngörülmektedir. 2025 yılından itibaren de 3 milyardan fazla insanın su kıtlığı ile karşı karşıya kalacağı tahmin edilmektedir.
Birleşmiş Milletler’in 2012 yılında yayınladığı Dördüncü Dünya Su Geliştirme Raporu’na göre; 2025 yılında 1,8 milyar insanın su kıtlığı, dünya nüfusunun üçte ikisinin ise su stresi yaşayacağı hesaplanmıştır. Bu durum giderek artan nüfus, şehirleşme, sanayileşme ve bunların sebep olduğu çevresel kirlilik, iklim değişikliği nedeniyle yaşanan kuraklıklar, belirli ve az miktarda olan tatlı su kaynaklarımızın üzerindeki baskıyı daha da artırmaktadır. Falkenmark su stres indeksine göre bir ülkede kişi başına yıllık su arzının 1.700 m3’ün altında olması mevsimlik veya sürekli su stresi ile karşı karşıya olma durumuna işaret etmektedir. Su arzının 1.000 m3’ün altına düşmesi insanın yaşam koşullarında sıkıntılara neden olmaktadır. Su arzının 500 m3’ün altına düşmesi durumunda ise insan yaşamında ciddi sıkıntılar ortaya çıkar ki, bu mutlak su kıtlığı olarak nitelendirilmektedir (Falkenmark vd., 1989).
İçme suyu iletim hatlarındaki kayıplar; içme suyu hattına verilen su miktarı ile kullanıcıların izinli olarak tükettikleri su miktarı arasındaki fark olarak tanımlanabilir. İçme ve kullanma suyu iletim hatlarında görülen su kayıpları fiziki ve idari su kayıpları olmak üzere iki gruba ayrılmakta; bu iki kaybın toplamı ise toplam su kaybı olarak ifade edilmektedir (WHO &UNICEF 2000; Chowdhury vd., 2002). Fiziki ve idari su kayıplarının, toplam su kayıpları içindeki payları, ülkeden ülkeye büyük farklılıklar gösterebilmektedir.
Detaylı bilgi için sitemizdeki iletişim bölümünden bizlere ulaşabilirsiniz.